28 Aralık 2010 Salı

Hiç gitmiyorum ama, magazin sayfalarından gördüğüm kadarıyla Nişantaşı bu sene yeni yılı Avrupai/Amerikanvari bir coşkuyla kutlamaya hazırlanıyor. Işıl ışıl caddelerde yeni yıl(noel) müzikleri çalınıyormuş. Hoşuma gitti, 45 sene önce olsaydı kaçırmazdım.
Müzik deyince aklım 25 sene öncelere ve 80'lerin sonlarında dinlediğim,ama LP veya diskini hiç bulamadığım bir Christmas şarkısı geldi.
İrlandalı The Pogues adında bir grup söylüyordu. Solistleri ise Shane Mac Gowan. Şarkının adı Fairy Tale of New York. Tam sevdiğim tarz çok değişik bir Xmax carol, ama hiç bir mistik tınısı yok. Bugün internette bulup dinledim, yine çok sevdim. Dinleyin değişik gelecek.

24 Aralık 2010 Cuma

Serdar Turgut'un tabiri ile Türk malı liberalleri, veya daha eski tabiri ile faşist liberalleri iyi tanımak için lütfen 23/12 tarihli Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakanı, ve onların tamamlaması niteliğindeki 24/12 tarihli Serdar Turgut'un yazılarını okuyun. Bu sayede, başta Hasan Cemal ve Şahin Alpay(liseden sınıf arkadaşım) gibilerin ne olduklarını görün
Lütfen okuyup yorum yapın. Bu tipler artık kanımı donduruyor ve köşe yazılarından nefret ettiriyor.

20 Aralık 2010 Pazartesi

İKİ KONU!

Yiğit Bulut isimli köşe yazarının fikirlerinin pek çoğu ile hemfikir olmadığımı beni tanıyanlar bilir. Ancak şu TUSİAD hakkında bütün söylediklerine hak vermemek elde değil. Açıkça bende TUSİAD'a çok sıcak bakmam. Türkiyede yoksula, biçareye hiç bir faydası olmayan bu dernek sadece kendine çalışan, genele yararlı fakat onların menfaatine dokunan karar alan hükümetlere veryansın eden bir klüptür. Bu konularda fikirlerim kendimedir ama son yaptıkları es geçilecek gibi değil. Tipik TUSİAD ikiyüzlülüğü. Boyner hanım soranlara ne demiş; halkın seçtiği başkan ile dans etmiyecek mi imiş, ana dilimizle hitabedilince hoşumuza gitmez mi imiş? Yahu niye Rizeye gidip oradada halkın seçtiği başkan ile laz havası oynamıyorsun? Niye lazca merhaba deyip biz buralıyız demiyorsun? Veya niye yüzde seksenin arapça bilip, bir kısmının konuştuğu Hatay'a gidip Arapça konuşmuyor, yalelliye seçilmiş başkanla eşlik etmiyorsun? Çünkü oralarda ekmek yok! Oralarda reklam yok! Oralarda medya yok!
Ben bukadar ucuz, sahte yollara tevessül eden dernek görmedim.

Son zamanlarda kendimce doğru nedenlerle CHP'yi ve Kııçlaroğlunu epey eleştirdim. Ancak bazı gerçekleri unuttum sanılmasın. Türkiyenin bugünkü demokrasisi Başta tabii Atatürk ve CHP sayesindedir. AKP dahil bütün partilerin mevcudiyetinin temelini onlar atmıştır. Kılıçlaroğlunun son tutumu ve listesi ise bana kendisine biraz erken yüklendiğimi düşündürdü. İlk başkan seçilişinden sonraki suni popularite, umarımki yerinde söylemler ile yerini yavaş ama sağlam sevgiye ve AKP'ye alternatif olabilecek oy potansiyeline bırakır.

14 Aralık 2010 Salı

CHP'nin hali

Toplumda bir korku var. Bazı insanlar durumlardan ürküyor. Totaliter rejim eğilimlerinin arttığı endişesi insanları korkutuyor. Üstüne, son günlerdeki orantısız güç söylemleri, restoran kontrolleri ve bu konularda bu kesimin gözünde AKP'nin yeterli çıkış yapamaması, endişeleri arttırıyor. Dolayısıyla bu düşünce seçimde daha dengeli bir BMM'ye sıcak bakıyor. Öyle oluncada ilk alternatif olarak akla CHP geliyor.
Ama CHP ne yapıyor? İnsanlara umut vermek, sorunlara rasyonel çözümler üreterek topluma mesajlar vermek yerine, ceza kanunlarının en önemli maddeleri; suçlu bulunana kadar suçsuz, suçsuzluğu değil suçu ispat gerekir'i unutup RTE'nin hesapları gibi sığ işlerle uğraşıyorlar. En son olarak çıkan blok liste çarşaf liste polemiği ise insanları CHP'den soğutan kişisel hırsların devamı niteliğinde.
Böyle bir zamanda insanların hırslarını unutup millet için iyi olanı yapmaya çalışması gerektir diye düşünüyorum.
Ama bu zihniyetlerle, CHP'de beklenen oy artışları bir değil başka birkaç bahara kalmıştır.

10 Aralık 2010 Cuma

Comedymax'ta yeni bir dizi başladı. Ben epeyden beri internetten takibediyordum, ama dizi yeni. Bir genç ile aksi babasının anektotları. Babayı William Shatner oynuyor. Twitter hesabı "ShitMyDadSays" ama dizinin ismi "S#*! MY DAD SAYS". Komik ve zaman zaman edepsiz. Affınıza sığınarak babanın oğluna söylediği bazı şeyleri İngilizce aktarayım:
"You came out of your mom looking like shit. She thought you were beautiful. Don't know what scared me most, your looks or her judgement"
"I didn't say you were ugly. I said your girlfriend is better looking than you, and standing next to her, you look ugly"
"Humans will die out. We're weak. Dinosaurs survived on rotten flesh. You got diarrhea last week from a Wendy's"

"I found some shit in your room..... No, I found actual shit. Feces.... Well I hope it's from your shoes, otherwise what the fuck?"
"Don't start a story with this is so funny. Be like saying my dick's huge before you screw. Even if you're right you sound like an asshole.
Hakiki hayatta twitter hesabının sahibi, "Justin Halpern". kitabıda çıktı. Kitap üzerine babasının yorumları aşağıda;
"YOU, a published writer?..Internet don't count. Any asshole can throw shit up on there."
"Your mom just ordered 35 copies of your book. I'm not paying for one. Fucking. Copy. Mine's free."
En sevdiklerimden biride, edepsiz ama;
"Look we're basically on earth to shit and fuck. So unless your job's to help people shit or fuck, it's not important, so relax.
Bunlar yazabildiğim en edeplileri. Dizide ne kadarı olur bilemem. Takibetmek isterseniz, "ShitMyDadSays.com"

8 Aralık 2010 Çarşamba

Tekrar merhaba!

Neredeyse iki aydır birşey yazmıyorum. Eh yaz bitti Fulya geldi, ev bir keyiflendi. Öyle olunca bloq'la uğraşmak pek cazip gelmedi. Ayrıca güncel mevzularda pek yeni birşeyde yoktu. Ancak bu Wikileaks mevzuu için bir iki laf etmem lazım.
Kısa ve öz, ben de bazıları gibi bütün bu işin bir büyük istihbarat senaryosu olduğunu düşünüyorum. Orada da bu işi en iyi organize edecek, CIA! Düşünün şok edici sızıntılar basına yansımadan önce İsrail başbakanı, bizimle ilgili önemli birşey yok diyor hakikaten öyle. Sızıntılar önce ABD aleyhine, ama, başedilebilir haberlerken birdenbire hernasılsa Milletlerarası ve ispatlanması pek mümkün olmayan kısmen de önemli şahısları karalayan bilgiler haline geliyor. Bunların bazısı magazin mecmualarında görseniz okumayacağınız türden. Ama bazıları cidden düşündürücü.
Neyse, önce bilgileri ilettiği gerekçesiyle zavallı bir askeri içeri aldılar, akıbeti mechul, şimdide patronu içeri alıyorlar. Suç çok ağır! ABD'de olsa idama kadar gider! Tecavüz, üstüne üstlük biri yırtık kondomla diğeri kondomsuz. Adamın adıda artist veya roman kahramanı adı gibi. Julian Assange. Buna benzer adlı Fransız asıllı bir aktör vardı. Netice olarak ben bu zatında o zavallı asker gibi bir şekilde maşa olduğunu ve bu bilgilerin bilinçli olarak sızdırıldığını düşünüyorum.
Gelelim iç yansımalara; beni tanıyan herkes bilir, bazı olumlu bulduğum adımları hariç, AKP'ye yakın olduğum söylenemez. Şu sekiz hesap meselesi bence tam bir izi kalsın durumu. Düşünün temize çıkmak için bir başbakan İsviçre bankalarından mevduatı olmadığına dair yazılı imzalı belge isteyecek. Öteki taraftan delil isim isteyen yok. İşin en acıklı tarafı bu işe mal bulmuş mağribi gibi sarılan ana muhalefet parti başkanı. Doğrusu ben Kılıçlaroğlundan ümitliydim, zaman zaman şüphelerim oldu ama ümitliydim. Ama hukukun en önemli kaidesi olan suçu ispatlanana kadar suçsuz kuralını hiçe sayıp, elle tutulur hiç bir delil olmaksızın savunma istemek en azından, eski edebiyat öğretmenimin dediği gibi, amudi fıkari'den konuşmaktır.
Bu muhalefet zihniyetiyle de, iste isteme AKP'nin yolu açıktır.