29 Ağustos 2010 Pazar

Hafta sonu

Hava iki gün idare eder sıcaklığa düştü ama bugün yine sıkı sıcak,dolayısıyla geç akşamüstüne kadar yaş icabı tenis yok. O saatlerde de basketbol, futbol yayınları var demektir ki bugün evdeyiz.
Böyle olunca da insan zihni o daldan öbürüne konuyor. Otururken aklıma geçen haftalar da manşet olan bir iki konu geldi. Yazayımda insanlar benim gibi mi düşünüyor anlayayım dedim.
Son günlerde sanatçılarda evet/hayır'la ilgili görüşlerini ve reylerinin ne olacağını beyan etmeye başladılar. Ben, Fazıl Say hariç hiçbirinin sanatını iyi bilmememe ve fazla ilgilenmememe rağmen, hepsi önde gelen sanatçılar. Fikirlerine (evet veya hayır) saygım var. Çünkü hepsi Türkiyede oturan , günlük konuları kendi açılarından değerlendirebilecek insanlar. Bir tanesi hariç; Nobel sonrası Türkiyeye veriştirmeyi marifet sayan ermeni konusunda bile bizi zora sokacak demeçler veren Orhan Pamuk isimli yazar. Kendisi New York kentinin aykırı dolar milyonerlerini oturduğu Upper West End muhitini kendine mekan seçmiş bulunmakta. Öyle olunca romantik bir aykırılık manşet kapar, ses getirir. Zaten esas olanda reklamdır. Roman satışları dışında Türkiye ve Türkler onu fazla ilgilendirmemektedir ayrıca Anayasa taslağının A'sını okumadığına eminim. Hiç bir romanını okumadım ama anladım ki adamlığının da pek sevilecek tarafı yok.
Yine bugünlerde magazin sayfalarında Türkbükü bitti manşetleri var. Eğer bundan iyi balık restoranları, temiz deniz kastediliyorsa, doğru. Ama bizde bu görgüsüzlük, bu gösteriş merakı olduğu sürece Türkbükü bitmez. Sonradan olmalar, baba parası yiyenler ve sözde ikoncanlar orayı bitittirmez. Dolayısıyla bu açıdan üzülenler rahat olsunlar, yukarıdaki değer ölçüleri!!! geçerli olduğu sürece Türkbükü dimdik ayakta kalır.

2 yorum:

  1. hımmmm,ne güzel bir yazı bu böyle !!!sen şimdi ikoncanları düşünmeyi bırak pzt. geliyorummm

    YanıtlaSil
  2. yazının altına imza atarım

    YanıtlaSil