12 Ağustos 2010 Perşembe

Şundan bundan

Ramazan geldi. Bu zamanlar hep düşünmüşümdür, niye ben ortadayım; dinime bağlıyım ama çoğu vecibelerini yerine getirmem. Yinede birkaç gün oruç tutarım. Ticani olmayan ve tüm vecibelerini yerine getirenlere saygı duyar, hatta gıpta ederim. Anlıyorum ki, bu benim aile yapımdan. Babaannem, aile icabı tam bir saraylı idi. Obir yere girince herkes ayağa kalkar, o ise birileri geldiğinde sadece öpülmek üzere elini uzatırdı. Köşkte çoğu ramazan geceleri mahalleye iftar verilirdi. Tam bir müslüman Atatürkçü idi. Fevkalade ud çalardı.
Öte yandan anneannem yaşamı icabı, tam bir Avrupalı idi. Fiziği, giyimi, hayat tarzı ışıl ışıldı. İlk profesyonel kadın gazetecilerden biriydi. Oruç tutup tutmadığını pek hatırlamıyorum ama öyle iftar yemekleri filan vermezdi ama fevkalade dans eder ve piyano çalardı. Söylemek istediğim, Ramazan geceleri ikisi( anne ve babaannem ) birlikte Türk sanat müziği çalmak demek az gelir, resitalleri verirlerdi.
Sonraki nesil, yani annem ve babam gerçek modern müslüman idiler. Gençliklerinde Oruç tutarlar, beş vakit olmasada, annem adını bilmediğim bazı namazları kılardı. İftar sofraları düzenlenir, eniştemin rakı içmesi yadırganmazdı. Sonra yaşlanıp hastalıklarla boğuşmaya başladıklarında tabii ki bu dini ritüeller aksadı.
Herhalde ben böyle çok yönlü bir aileden geldiğim için ortadayım. Zannetmeyin ki şikayetim var aksine herkezi anlayıp hoşgörülü olmak hoşuma gidiyor.

WOODSTOCK
Ağustos ayları hep bana Woodstock festivalini hatırlatır. 1969 yılında yapılan bu festival bir yerde bir jenerasyon başkaldırısı, baskıya karşı başkaldırı idi. Orada, 400 bini aşan insan, muhteşem konserler izledi. Tabii o zamanlar teknoloji bu kadar ileri olmadığından önce binbir güçlükle doldurma kasetini, sonrada orijinal LP'sini edinmiştim. Hernekadar LP'deki bütün sanatçıları sevmesemde, o zamanlar o LP'ye sahibolmak adeta bir ayrıcalıktı.
Kaybettiğime belkide en üzüldüğüm plaktır. Neyse orada çalanlar arasında, hatırladığım kadarıyla, Blood Sweat and Tears, Joe Cocker, Carlos Santana, Jimi Hedrix, The Who, The Jefferson Airplane, Joan Baez v.s. vardı. Adeta bir gençlik çağı değişimiydi.

5 yorum:

  1. Cankom,
    Nur içinde yatsınlar...Sen de anneanneni bir başka seversin...

    YanıtlaSil
  2. objection your honor,
    Rahmetli anneme "yani ailemiz saraylı mı?" diye sorduğumda alaycı bir ifade ile asla demişti, bu onun cumhuriyetçiliğinden değil idi "hayır" dedi "zira bizim gibi aileler saraylı olmayı pek makbul saymazlar, hanedan haricinde Saraydan özellikle haremden ayrılmış hanımların ( odalıklar, cariyeler vs) belli kisilerle evlendirildiklerini ve bu şekilde saraylı aileler" olduğunu söylerdi. Osmanlıda bir asilzade sınıfı olmadığından bizimkileri adlandırmak zor olsa olsa Osmanlı yüksek sınıfı diyebiliriz... Ancak adetleri elbette bulundukları kanomla müsemma saray adetşeri idi. Elimdeki aile ağacına göre hanedan veya saraydan ayrılmış bir hanım ile alakamız yok.... gene annemden hatırladığıma göre o dönemde bizim gibi ailelerde kız çocuklarına özellikle çiçek ismi de verilmezdi bu isimler daha ziyade evlerdeki o zamanki adı ile beslemelere, kalfalara, dadılara ve sarayda da haremdeki odalıklara verilen bir ad olduğundan. tabii bu da unutulup gitmiş bir adettir....
    Ama Babaanne/Annenanne görmemiş bir torun olarak onları tanımak çok isterdim...
    Dim meselesine gelinde eskiden çok yakın olan ben artık ışık yılı uzaktayım....
    ve woodstock ne muhteşem bir başkaldırı ne yazık ki etkin güçlerce bastırılmış bir isyan....

    YanıtlaSil
  3. Benim dediğime geliyorsun. Annemiz Anneannemiz tarafından 17 yaşına kadar o zamanki Türkiye ötesinde modern yetiştirilmişti. Belkide o yüzden köşkün Babaannemin oturduğu selamlık tarafına gitmeyi pek sevmezdi. Eğer babaannemle konuşabilse idin, oda sana özellikle Yıldız sarayında geçirdiği günleri anlatır, şimdi elimizde milyonda biri kalmış olan padişah hediyelerinin geçmişini anlatmaktan zevk alırdı. Eski tabir ile saraylı terbiyesi için saraylı veya osmanlı olmak gerekmez,o terbiye zamanın aristokrat diyebileceğimiz aileleri tarafından verilirdi. Osmanlı ahvadı olmaya hiç itirazım yok ama bizim de Osmanlı ile bir bağımız yok.

    Gelelim anlatmak istediğime; işte baba tarafım ve senin görüşlerini aynen yazdığın anne tarafım ortasında büyüdüğüm için keskin köşelerim yok. Anneanem ve Babaannemin herşeyde aynı görüşte olmamalarına rağmen birlikte çalmalarından iki tarafın birbirine olan sevgi ve saygısını anlatmaya çalıştım. Bu arada benden defalarca dinlediği için Fulyanın yorumunda yazdığı gibi, dünya bir yana, rahmetli Anneannem bir yana.

    YanıtlaSil
  4. şahane dedin abicim Evet yıldız sarayı günleri ile ilgili bilgileri az da olsa annemden almıştım elbette o yıldız sarayı günleri, cumhuriyetten sonra sarayın harp akademilerine tahsis edildiği dönemi kapsıyor.
    hepsine allah rahmet eylesin
    allahtan sen onların yaşagığı dönemde yaşadın... sana da uzun ömürler versin

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel bilgiler..ikinizin (ersin ve sizin) alışverş
    işlerinize bayılıyorum..keyifle okuyorum.

    YanıtlaSil